SUÂL – HESAP

Hak teâlâ çağırıp, hem Cibrîl-i emîn’i,
Sorunca “Nasıl yaptın sen vahiy teblîğini?”
 
Der ki: “Bana yâ Rabbî, ne vahyettinse eğer,
Harfiyyen Resûllere ilettim birer birer.”
 
O zaman “Yâ Nûh!” diye çağırır cenâb-ı Hak.
Huzûr-u ilâhîye gelir O çok korkarak.
 
Suâl eder ki: “Yâ Nûh, Cebrâil şöyle der ki,
Sana suhuf indirmiş, doğru mudur dediği?”
 
Arz eder ki: “Yâ Rabbî, doğrudur, öyle evet.”
Buyurur ki: “Kavminle ne iş gördün, beyân et.”
 
Der ki: “Gece ve gündüz, yaptım ben teblîğimi.
Lâkin yalanladılar onlar nübüvvetimi.”
 
O zaman “Ey Nûh kavmi!” diye nidâ edilir.
Onlar, gurup hâlinde huzûra getirilir.
 
Hak teâlâ, onlara sorar ki: “Ey Nûh kavmi!
Nûh teblîğ eyledi mi size benim vahyimi?”
 
Onlar, inkâr ederek derler ki: “Hayır, yalan!
Bir şey teblîğ etmedi O bize hiçbir zaman.”
 
Onlar böyle deyince, o zaman Nûh Nebî’ye,
Suâl eder Rabbimiz “Şâhidin var mı?” diye.
 
Arz eder ki: “Yâ Rabbî, son Resûl'ün Muhammed,
Senin Habîbindir ki, şâhidim Odur elbet.”
 
Rabbimiz, hakîkati bildiği halde yine,
Şöyle suâl buyurur Sevgili Habîbine:
 
“Yâ Muhammed Nûh der ki, ben yaptım teblîğimi.
Seni de şâhid tutar, doğru mudur değil mi?”
 
O dahî, “Hûd sûresi”, yirmibeşinci âyet,
Var ki, buna cevâben, onu eder tilâvet.
 
O âyette, meâlen buyurulur ki zîrâ:
“Biz Peygamber gönderdik Nûh’u o insanlara.
 
Onları korkutarak, dedi ki o nihâyet:
Allah’tan başkasına etmeyiniz ibâdet.”
 
O zaman buyurur ki bu kavme cenâb- Hak:
“Cehennem azâbına oldunuz siz müstehak.”
 
Ne “Hesap” olunurlar, ne de “Mîzân” yapılır.
Topyekün hepsi birden, Cehenneme atılır.
 
Bunlardan daha sonra, “Âd kavmi nerededir?”
Diye, Allah katından bir nidâ daha gelir.
 
“Hûd aleyhisselâm”ın kavmidir ki bunlar da,
Yine aynı hususlar sorulur bunlara da.
 
Peygamber Efendimiz, yine eder şehâdet.
Onlar da, Cehenneme atılırlar nihâyet.
 
Sonra, Hak teâlâdan bir nidâ daha gelir.
Sâlih Peygamber” ile kavmi dâvet edilir.
 
O, “Semûd kavmi”dir ki, onlar da inkâr eder.
Derler: “Teblîğ etmedi bize Sâlih Peygamber.”
 
Nûh ve Hûd kavmi gibi, Semûd kavmine dahî,
Hak olur netîcede bir azâb-ı ilâhî.
 
Bunlardan sonra yine Mârih, Esrâ ve Duhâ,
Gibi kötü kavimler vardır ki birkaç daha,
 
Bunlar da, hakîkati ederler hepsi inkâr.
Kendi Resûllerine, yaparlar iftirâlar.
 
Bu yüzden, bunlar dahî gürûh gürûh, peş peşe,
Başka şey sorulmadan, atılırlar "Ateş"e. 

İMÂM-I GAZÂLÎ (Rahmetullahi Aleyh)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hüseyin Bebek

Hazreti MUHAMMED ve CEBRAİL Arasındaki Konuşma

Hz. Ali ve Amr Bin abdud un Savaşı