BU ÜMMETİN ÂSÎLERİ
Ümmet-i Muhammed’den,
günâhı çok olanlar,
Eğer şefâate de
kavuşmamışsa onlar,
Azap için, topluca, kadın
erkek, genç ve pîr,
Cehennem kapısının önüne
getirilir.
Cehenneme müvekkel, “Mâlik”
adlı bir melek,
Vardır ki, hayret eder bu
gürûhu görerek.
Der ki:
“Siz Cehenneme, azâba gelmişsiniz.
Fakat nasıl oldu ki,
bağlanmamış eliniz?
Kara dahî olmamış
birinizin yüzü hem.
Sizden güzel kimseler
görmedi hiç Cehennem.”
Onlar, buna cevâben
söylerler ki: “Ama biz,
Hazreti Muhammed’in
ümmetine dâhiliz.
Lâkin işlediğimiz fazla
günâh ve isyân,
Sebebiyle, "Ateş"e
lâyık olduk biz şu an.
Ey Mâlik, sen şu anda
bırak da bizi bize,
Oturup ağlıyalım şu fenâ
hâlimize.”
Mâlik dahî
onlara, der ki: “Ağlayın, fakat,
Bu günkü ağlamanız, vermez
size menfaat.”
O böyle söylese de,
olurlar yine giryân.
Çok şiddetli ağlayıp,
ederler feryât figân.
Nice yaşlı erkekler,
tutarak sakalını,
Der:
“Boşa geçirmişim, âh dünyâ hayâtını”.
Nice kadınlar dahî,
saçlarından tutarak,
Der ki:
“Âh rezîl oldum günâhlara dalarak.”
Nice
delikanlılar, derler: “Âh gençliğimiz!
En kıymetli günleri, hep
boşa geçirmişiz.”
O an, Hak teâlâdan bir
nidâ gelir ki ilk:
“Birinci Cehenneme koy
onları ey Mâlik!”
Bu nidâ üzerine, onlar çok
ağlaşırlar.
“Lâ ilâhe illallah”
diye bağırışırlar.
Kelime-i tevhîd’i işitince
Cehennem,
Onlardan, “Beşyüz yıllık”
öteye kaçar hemen.
Yine Hak teâlâdan bir nidâ
gelir derhal.
Buyurur:
“Ey Cehennem, bunları içine al!”
Böylece atılırlar Cehennem
ateşine.
Bir ateş ki, dünyâ'da
rastlanılmaz eşine.
Ateş, o kimselerin yaksa
da her yerini,
Yakmaya gücü yetmez “Alın”
ve “Kalp”lerini.
Günâhkâr olsalar da “Mü’min”dir
çünkü onlar.
Ve secde etmişlerdi Allaha
o alınlar.
Onların içlerinde vardır
ki biri fakat,
Hepsinden daha fazla
ağlayıp eder feryât.
Hak teâlâ
sorar ki: “Ne oldu ki ey insan!
Herkesten daha fazla
edersin feryât figân?”
O der ki: “Yâ ilâhî,
çektin beni hesâba.
Günâhım fazla geldi, lâyık
oldum azâba.
Gerçi Cehennemine girdimse
de şu vakit,
Lâkin merhametinden
kesmedim hâlâ ümit.
Bilirim, işitirsin feryât
ve figânımı.
Affedip, kaldırırsın belki
bu azâbımı.”
Hak teâlâ, cevâben ona
şöyle buyurur:
“Kim nasıl zannederse, o,
beni öyle bulur.
Mâdem benim hakkımda
böyledir senin zannın,
Affettim ben de seni,
kaldırıldı azâbın.”
Yorumlar