ALLAH SENİN GÖZÜNLE BANA BAKIYOR.
Allah’ın varlığını inkâr eden filozof geçinen materyalist mantıklı birisi,
inançlı bir dostuna;
Alaycı bir eda ile yahu Allah var diyorsunuz nerededir ne yapar? diye sorunca.
İnançlı arkadaşı ben Allah’ı bilmeyecek kadar cahil, görmeyecek kadar kör, duymayacak kadar sağır değilim, diye cevap verir.
Filozof arkadaşı peki hani nerde diye sorunca;
Arkadaşı senin varlığından şüphe ettiğin Allah senin gözünden bana bakıyor,
ağzınla benimle konuşuyor, benim konuştuklarımı senin kulağınla dinliyor demiş.
Filozof geçinen arkadaşı verilen cevap karşısında şaşkın ve meraklı bir şekilde nasıl diye itiraz edince.
Arkadaşı, ses nedir?
gırtlaktan herkesin kendine özel frekansta kim çıkarır?
Görme nedir?
Kafanın karanlık kutusu içinde nasıl gerçekleşir ve kim gerçekleştirir?
Duyma nedir?
Kulak nasıl algılar, sesleri birbirinden nasıl ayırt eder, manaları nasıl değerlendirir?
Siz anladığım kadarı ile anlamak ile alışmayı bir birine karıştırmışsınız.
İnsanın Allah’ın mülkünde, yarattığı malzeme, verdiği yetenek, binlerce yıllık sanat ve bilgi birikiminin sonucu gelişen teknolojinin Allah’ın yarattıklarının kötü bir taklidi olan icatlar ile başı dönmüş zavallılar.
Çevrenize biraz dikkatle bakınız.
Allah’ın her mevsim bataklıklarda sıfır maliyet ve sıfır zahmet ile yarattığı sivrisinekler,
sizin binlerce yılın bilgi birikim, büyük fabrikalar, pahallı malzemeler, eğitimli teknik personeller ve sarf edilen mazlumların kanı ile biriktirilmiş devlet bütçeleriniz ile gerçekleştirdiğiniz ve geliştireceğiniz uzay teknolojinizin ürünü olan uçak ve füzelerinizle alay edip kibirli halinize gülüyorlar.
Ve bizim bir kanadımız ile boy ölçüşebilir isiniz diye meydan okuyorlar.
Her yer ve her şeyde sanatı, ilmi, iradesi ve sıfatları ile tecelli eden,
her an sizinle beraber olan Allah’ı halamı görmüyor, duymuyor ve varlığını fark edemiyorsunuz?
Deyince arkadaşından böyle güncel ve bilimsel bir cevap beklemeyen arkadaşı, mahcup, pişman söyleyecek bir söz bulamamanın utancı ile konuyu değiştirime yolunu tercih eder.
inançlı bir dostuna;
Alaycı bir eda ile yahu Allah var diyorsunuz nerededir ne yapar? diye sorunca.
İnançlı arkadaşı ben Allah’ı bilmeyecek kadar cahil, görmeyecek kadar kör, duymayacak kadar sağır değilim, diye cevap verir.
Filozof arkadaşı peki hani nerde diye sorunca;
Arkadaşı senin varlığından şüphe ettiğin Allah senin gözünden bana bakıyor,
ağzınla benimle konuşuyor, benim konuştuklarımı senin kulağınla dinliyor demiş.
Filozof geçinen arkadaşı verilen cevap karşısında şaşkın ve meraklı bir şekilde nasıl diye itiraz edince.
Arkadaşı, ses nedir?
gırtlaktan herkesin kendine özel frekansta kim çıkarır?
Görme nedir?
Kafanın karanlık kutusu içinde nasıl gerçekleşir ve kim gerçekleştirir?
Duyma nedir?
Kulak nasıl algılar, sesleri birbirinden nasıl ayırt eder, manaları nasıl değerlendirir?
Siz anladığım kadarı ile anlamak ile alışmayı bir birine karıştırmışsınız.
İnsanın Allah’ın mülkünde, yarattığı malzeme, verdiği yetenek, binlerce yıllık sanat ve bilgi birikiminin sonucu gelişen teknolojinin Allah’ın yarattıklarının kötü bir taklidi olan icatlar ile başı dönmüş zavallılar.
Çevrenize biraz dikkatle bakınız.
Allah’ın her mevsim bataklıklarda sıfır maliyet ve sıfır zahmet ile yarattığı sivrisinekler,
sizin binlerce yılın bilgi birikim, büyük fabrikalar, pahallı malzemeler, eğitimli teknik personeller ve sarf edilen mazlumların kanı ile biriktirilmiş devlet bütçeleriniz ile gerçekleştirdiğiniz ve geliştireceğiniz uzay teknolojinizin ürünü olan uçak ve füzelerinizle alay edip kibirli halinize gülüyorlar.
Ve bizim bir kanadımız ile boy ölçüşebilir isiniz diye meydan okuyorlar.
Her yer ve her şeyde sanatı, ilmi, iradesi ve sıfatları ile tecelli eden,
her an sizinle beraber olan Allah’ı halamı görmüyor, duymuyor ve varlığını fark edemiyorsunuz?
Deyince arkadaşından böyle güncel ve bilimsel bir cevap beklemeyen arkadaşı, mahcup, pişman söyleyecek bir söz bulamamanın utancı ile konuyu değiştirime yolunu tercih eder.
Yorumlar